doğal toplum

Doğal olarak kişinin ilk toplumsallaşmaya başlamasıyla ele alacak olursak, primatlardan kopan ilk insan topluluğundan hiyerarşik topluma kadar uzanan süreç olarak değerlendirilebilir. İnsan doğasıyla uyumlu olarak şekillenmiş dışarıdan herhangi bir müdahalenin olmadığı bir yapı olarak ele alınabilir. Bu yapıyı oluşturan aşamalar sırasıyla klan-kabile-etnisite-toplum şeklinde ifade edilebilir.

Doğal toplum, devlet öncesi toplumdur.

doğal toplum modern toplum ilişkisi

Doğal toplum kavramı, doğrudan toplumsal felsefe ve siyaset teorisi ile ilgili olup, farklı düşünürler tarafından (Rousseau, Hobbes, Spinoza vb.) farklı şekillerde yorumlanmıştır.

Rousseau; insanın doğal durumunda, (yani henüz bir toplum ve medeniyet oluşumunun beraberinde getirdiği yapay hak ve kuralların dışında) barışçıl ve özgür bir yaşam olarak tanımlar. Bu özgürlük bireyin diğerine zarar vermemesi koşuluyla sınırsızdır. Doğal toplum insanı kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar yeteneklidir. İnsanlar bu doğal halde ne iyi nede kötüdür; ahlaki açıdan nötrdür. Herhangi bir mülkiyet, zenginlik yada statü farkının bulunmadığını, dolayısıyla eşit olduklarını savunur. Eşitsizlikler, mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte medeniyetin gelişmesi sonucu doğar. Bu düzen içerisinde eşitlik, sosyal eşitlikten ziyade, fırsat ve koşullar bakımından bir eşitsizliktir. Basit ve ilkel bir yaşam tarzını temsil eder. Temel ihtiyaçlarını karşılamak için doğayla doğrudan etkileşim içerisindedir; avlanma, toplayıcılık ve basit tarım bu yaşam tarzının unsurlarıdır. Modern toplumun hakim olduğu lüks ve karmaşa bu toplumda yoktur. Dolayısıyla insanları daha mutlu ve huzurludur. İnsanın içindeki iyi ve kötünün beslenmesinde toplumun ve medeniyetin getirdiği baskılar ve hırslar büyük oranda etkilidir. ‘’ Doğal toplumda, insanlar saf ve içsel iyiliklerini koruyabilir. Bu iyilik, bir diğerine zarar vermemek, doğal hak ve özgürlüklerine saygı göstermek gibi temek etik ilkelerle bağlantılıdır.’’ Rousseau’ya göre insanların, aralarındaki özgür ve eşit ilişkileri korumak için bir tür sosyal sözleşmeye ihtiyaç duyduğunu belirtir. Bu sözleşme, bireylerin bir araya gelerek ortak bir irade ile toplumsal düzeni oluşturmasını sağlar. Ancak bu sosyal sözleşme zamanla bozulmuş ve insanları özgürlüklerinden mahrum eden bir yapıya dönüşmüştür.

Rousseau’nun “doğal toplum” anlayışı, medeniyetin getirdiği yapay düzenlemelerin insan doğasını nasıl bozduğunu ve bu bozulmanın nasıl önlenebileceğini sorgulayan bir felsefi düşünce olarak öne çıkar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir